Aldatma Nedeniyle Boşanma Davasında Manevi Tazminat
- Ege Bölge Dedektiflik

- 28 Haz 2019
- 2 dakikada okunur
Eşlerin matematik öğretmeni olarak hayata başladıklarını, evliliklerinin ilk
yıllarında olağanüstü çalışarak ailenin yaşam standardını yükselttiklerini,
özel ders verdiklerini, davalının bu konuda uzmanlaşarak eşinin de desteği
ile kitaplar çıkardığını, tüm Türkiye’de tanınan bir kişi olduğunu, bu arada
davacının l990 yılında eşinin baskılarıyla öğretmenlikten ayrıldığını,
kurdukları şirketin bütün işlerini yüklenerek günün l0-12 saati çalıştığını,
ayrıca çocukların bakımını üstlendiğini, oturdukları evi ve davalı adına
kayıtlı olan taşınmazları satın aldıklarını, ancak davalı kocanın l999 yılında
evi terk ederek çocuğu yaşındaki sekreteriyle birlikte yaşamaya başladığını,
birlikte yaşadığı hanımdan bir çocuğunun olduğunu, davacının yaşananları
öğrendiğinde kocasının sevgilisi tarafından dershaneden tartaklanarak
kovulduğunu, davalının ise duruma seyirci kaldığını, olaylar sonucunda
davacı ve çocuklarının depresyona girdiklerini, tedavi görmek zorunda
kaldıklarını, davalı eşi ve birlikte yaşadığı kadının hakaretlerine maruz kalan
davacının, kendi şirketinden kovulduğunu, onuru ve kişilik haklarının ağır
şekilde zedelendiğini, ortağı olduğu şirketin tüm gelir ve hesaplarının davalı
kocanın tasarrufunda olduğunu, davalının iki adet villadan oluşan binaların
birinden 5.000 USD civarında kira aldığını, diğer villada ise özel ders
vererek ayda 40.000 TL gibi bir gelir elde ettiğini, yüklü banka hesapları
bulunduğunu, son derece lüks bir hayat yaşadığını, birlikle yaşadığı kadına
ev ve araba aldığını, ona yüksek mali standart sağladığını, çocukları ve
eşine ise zaman içerisinde tüm maddi-manevi desteğini kestiğini, davalı
kocanın tek taraflı ve ağır kusuru nedeniyle evlilik birliğinin çekilmez bir hal
aldığını belirterek, davalı kocanın açtığı boşanma davasının reddi ile kendi
açtıkları davanın kabulüne; tarafların boşanmalarına, davacı kadın için
500.000,00 TL maddi, 500.000,00 TL manevi tazminat ile nafakaya
hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasında uyuşmazlık; tarafların tespit edilen
ekonomik ve sosyal durumları ile kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik
haklarına yapılan saldırının ağırlığı dikkate alındığında, TMK’nun 174/2.
maddesi uyarınca davalı kadın yararına takdir edilen 200.000,00 TL manevi
tazminatın fazla olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Görüldüğü
üzere, boşanmaya neden olan olaylarda davalı kocanın tamamen kusurlu
olduğu yönündeki yerel mahkemenin kabulü onanmak suretiyle
kesinleşmiştir. Kısaca ifade etmek gerekirse, uyuşmazlık hükmedilen
manevi tazminatın miktarı ile sınırlıdır.
Boşanmanın fer’i sonuçlarından biri olan manevî tazminat TMK’nun 174/2.
maddesinde düzenlenmiştir. Anılan düzenlemeye göre; “Boşanmaya sebep
olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan
diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini
isteyebilir.” Manevi tazminat, bozulan manevi dengenin yeniden sağlanması
için kabul edilmiş bir tatmin (veya telafi) yöntemi olup, boşanmaya sebep
olan olayların kişilik haklarına saldırı teşkil etmesi halinde manevi tazminata
hükmedilir.
Kocanın eşini, başka bir kadınla aldatması, ağır hakaret hallerinde, kişilik
haklarına saldırının varlığı kabul edilmektedir. Manevi tazminatın miktarının
belirlenmesinde ise, kişilik haklarına yapılan saldırının niteliği ve tarafların
sosyal ve ekonomik durumları etkili ölçüttür.( Hukuk Genel Kurulu’nun
14.04.2010 gün ve 2010/2-203 E., 2010/220 K. sayılı ilamı).
Somut olayda, 1979 yılından beri evli olan ve yetişkin iki çocukları bulanan
taraflardan davalı kocanın genç yaştaki sekreteri ile ilişkiye girerek evini terk
etmesinin, evlilik birliği devam ederken başka bir kadından çocuk sahibi
olmasının, bu durumun her ikisi de öğretmen olan ve eğitim camiasında
tanınan çiftin çevrelerince duyulmuş olmasının ve sadakatsiz davranışların
uzun yıllar boyunca devam etmiş olmasının TMK’nun 174/2. maddesi
anlamında kadının kişilik haklarına saldırı oluşturacağı her türlü
duraksamadan uzak olup, davacının yaşadığı olayların ve aldatılmış
olmanın verdiği üzüntü ve utanç duygusu nedeniyle ruhsal dengesinin
bozulduğu, sosyal çevresinde onur kırıklığı yaşadığı açıktır. Bu durumda,
tarafların ekonomik ve sosyal durumları, yaşam koşulları ve paranın alım
gücü de dikkate alındığında, yerel mahkemece takdir edilen manevi
tazminat miktarı yerinde ve dosya kapsamına uygundur (Yargıtay HGK -
Karar No: 2016/597).
Ege Bölge Dedektiflik


Yorumlar